İsrail'in Başbakanı Benjamin Netanyahu, son günlerde yaptığı bir açıklamada Gazze Şeridi'ndeki insani durumu sorgulayan pek çok eleştiriye yanıt vererek, "Gazze'de kimse açlıktan ölmüyor" dedi. Ancak bu açıklama, hem yerel hem de uluslararası kamuoyunda büyük bir rahatsızlık yarattı. Bu noktada, Netanyahu'nun iddialarının ne kadar gerçekçi olduğu ve Gazze'de yaşayan insanların durumunun ne şekilde etkilendiği konusunda önemli verileri ve tanıkları incelemek gerekiyor.
Öncelikle, Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer insani yardım kuruluşlarının raporlarına göre, Gazze Şeridi'nde aşırı yoksulluk ve gıda güvensizliği her geçen gün artış gösteriyor. 2023 yılında yapılan bir araştırmaya göre, Gazze'deki insanların %80'inden fazlası insani yardım bağımlısı hale geldi. Ayrıca, gıda güvenliğindeki ciddi sorunlar ve yeterli beslenme imkanlarının yokluğu, bölgedeki aileleri derinden etkiliyor.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) raporuna göre, Gazze'deki hanelerin %62'si yeterli besin tüketemiyor. Bu durum, özellikle çocuklar ve kadınlar üzerinde büyük bir sağlık riski oluşturuyor. Sağlık uzmanları, yetersiz beslenmenin hasar gördüğü çocukların gelişiminde geri kalmalara neden olabileceğini belirtiyor. Bunun yanı sıra, bölgedeki hastanelerde yetersiz gıda ve ilaç stoku bulunması, sağlık problemlerinin daha da büyümesine sebep oluyor.
Netanyahu'nun açıklamalarına karşın, Gazze'de yaşayan insanların gözünden durumu anlamak oldukça önemli. Gazze'de yaşayan Zeynep* (24), son beş ay içinde ailesinin gıda ihtiyacını karşılamada ciddi zorluklar yaşadığını ifade ediyor. "Gıda fiyatları uçmuş durumda. Marketteki fiyatlar, alışveriş yapmamızı neredeyse imkansız hale getiriyor. Yetersiz beslenme sonucu ailem arasında sağlık sorunları başladı" diyor. Zeynep'in ifadeleri, birçok aile için geçerli bir durumu yansıtıyor.
Bir diğer tanık ise, 43 yaşındaki Ali* adında bir baba. "Çocuklarım her gün açlıkla yüzleşiyor. Pahalı fiyatlardan dolayı ne yiyecek alabiliyoruz, ne de sağlık hizmetlerine ulaşabiliyoruz. Gazze'de açlık gerçek, bunu her gün yaşıyoruz" diyerek mevcut durumun trajedisini aktarıyor. Ali'nin yaşadığı bu zorluklar, sadece ailesinin değil, birçok ailenin karşılaştığı durumları kanıtlıyor.
Bu tür tanıklıklar, Netanyahu ve diğer siyasi liderlerin açıklamalarıyla örtüşmemekte ve insani durumun ciddiyetini gözler önüne sermektedir. Gazze'de açlık, sadece bir istatistik değil, her gün yüzlerce insanın yaşadığı bir gerçektir. Klaus* (39) isimli bir sağlık çalışanı ise, sağlık sisteminin çöküşü ile birlikte insanların hayatını kaybettiğini de belirtmekte: "Açlık ve hastalıklar nedeniyle insanlar ölüm riskiyle karşı karşıya. Hastanelerde yeterli malzeme ve ilaç bulunmadığı için her geçen gün daha fazla insan kaybediyoruz" şeklinde konuşuyor.
Öte yandan, Netanyahu’nun bu açıklamasına karşı çıkan uluslararası insan hakları örgütleri de duruma dikkat çekiyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü ile Amnesty International gibi kuruluşlar, Gazze’deki insani kriz hakkında yaptıkları uyarıda, uluslararası toplumun görmezden gelemeyeceği bir vahamet olduğunu vurguluyor. Bu örgütler, İsrail'in politikalarının Gazze'de yaşayan insanlara ciddi zararlar verdiğini ve bu durumun bir insani krize dönüştüğünü belirtiyor.
Gazze’deki durumu gözler önüne seren pek çok rapor ve tanıklık, Netanyahu’nun açıklamasının ne denli gerçekdışı olduğunu kanıtlar nitelikte. Aynı zamanda, bu tür ifadelerin her zaman güdümlü bir propaganda aracı olabileceği gerçeğini unutmamak gerekir. Gazze'de yaşanan açlık, bir retorik meselesi değil, gerçek bir dramdır. Her geçen gün, Gazze'deki insanlar açlıkla mücadelesini sürdürmekte ve bu durumun değişmesi için uluslararası toplumun daha fazla duyarlılık göstermesi gerekiyor.
Sonuç olarak, Netanyahu’nun Gazze ile ilgili yaptığı açıklama, birçok insani krizin üzerini örtmeyi amaçlayan bir beyan olarak algılanmaktadır. Gazze'deki insanlar, yaşadıkları acılara dair seslerini yükseltmeye devam edecek; bizler de bu sesi duyup, onlara destek olmalıyız. İnsanlık olarak önümüzdeki en büyük sınavlardan biri olan Gazze’deki açlık ve insani krizle yüzleşmek için, uluslararası bir dayanışma şarttır.
*İsimler değiştirildi.