Ülkemizin güzide denizlerinde son dönemlerde ciddi bir çevre sorunu gündeme geldi. Özellikle sanayi tesislerinden ve atık su arıtma tesislerinden denize deşarj edilen sular, ekosistemde kalıcı zararlara neden oluyor. Uluslararası çevre standartlarına uyum göstermeyen bu uygulamalar, deniz suyu kalitesinin düşmesine ve deniz canlılarının yaşam alanlarının yok olmasına sebep olmakta. Uzmanlar, önlem alınmadığı takdirde bu durumun, kıyı ekonomisine ve insan sağlığına olumsuz etkiler yapacağı konusunda uyarıyor.
Denizlere deşarj edilen suyun kirliliğe yol açması, yalnızca su altı yaşamını etkilemekle kalmıyor; aynı zamanda bu suyun insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri de göz ardı edilmemeli. Atık suların içerisinde bulunan ağır metaller, kimyasal maddeler ve mikroplastikler, ekosistem dengesini bozarak balıklar ve diğer deniz canlıları için tehlike oluşturuyor. Bu canlıların yok olması, denizlerdeki besin zincirinin çökmesine yol açarak, insanların da bu zincirden olumsuz etkilenmesine sebep olur. Ekonomik kayıplar, turizm sektörü de dahil olmak üzere kıyı bölgelerinde hissedilmeye başlanacaktır.
Bu ciddi sorunun üstesinden gelmek için kamuoyunun ve ilgili kurumların harekete geçmesi gerekmektedir. Öncelikle, sanayi tesislerinin atık yönetim sistemlerinin güçlendirilmesi ve denetimlerin artırılması gerekiyor. Ayrıca, yerel yönetimlerin de arıtma tesislerini iyileştirmesi, denize bırakılan suyun kalitesinin artırılması konusunda büyük önem taşıyor. Çevre koruma konusunda toplumsal farkındalık oluşturmak için yerel halk ve sivil toplum kuruluşları tarafından yapılacak eğitim ve bilinçlendirme programları, bu sorunun çözümünde büyük rol oynayabilir. Sonuç olarak, denize kirliliği önlemek ve denizlerimizi korumak hepimizin sorumluluğudur.